ADINI KALBİME YAZDIM
Adını yazdığım kalbime, kandır
bu yüzden damarlarımda dolaşıyorsun çoktandır
ne doktorlar çare bulabilir
ne kimse izleri silebilir
suçlu arama boş yere, o benim...
Sen bir çağlayana dönüştün,
ben ruhunda patlayan fırtınaya düştüm
sanma aynı zamanda yenik düştüm
zira, sen de düştün,
hem sadece bir düştün
ve ben uyuya-kalıp, düşü büyütmüştüm...
yılları yollar yapıp yürüdüm,
hiç bilmediğim adresini bulmaya yemin içtim
görmediğim yüzünü defalarca sulara çizdim,
her gece kendimle karşılıklı oturup,
ve sevgini kadehe doldurup ölümüne içtim
'yıldızlar altında', ışıltılarla seviştim...
'Ölüm bizi ayırana dek',
ölümü ayırdım bizden, bilerek ve isteyerek
yeter ki, 'gönüller bir olsun', diyerek
ama ya kazara sen orada olsaydın,
ben cansız bir bedene dönüşür, yığılırdım.
ve sen, biçare, içimde, ölürdün...
Uzaklık yoktu, uzak olan bize, yak(ın)laşmaktı
gelmezdik birbirimize
başka başka yönlere gidip, uzakla(sava)şırdık
gözlerimiz açık, kalplerimiz kapalı
kalpler açıksa, gözler ayda, ay dolu ve kapalı
bir ağaç dalı kırılmazdı
yaprağının ağırlığıyla, kırıldı
bir güvendi, kurulmazdı
sözlerin cambazlığıyla, kuruldu
ben ağlamazdım, aslında
yalan olan sadece buydu...
Yalan artırırmış zenginliğini
sana kim dedi, kes kekremsi güzelliğini
sade sen ka(l)dın saflığınla
baharatla seni, iyice bir süslemeli
sen-sizlik şarabı içer, ben sende-ler-ken...
El işi bir sevda bu, çalma felekten
paha biçilmez, değeri göz nuru el-emekten,
ben kal(k) ayım, sen durma, git sekerekten
sana bir zarar gelsin, istemem, bilirim,
sen acıyı hiç sevmezsin...
Doğru(o)layım dedim, doğruldum
bir sağıma baktım, yo(ğ)ruldum
solum, önüm ve arkamdaysan eğer, sobe.
oysa sen hiç bir yerde yoktun
yalnız feryadın yağıyordu üstüme...
Göz yaşına bir ıhlamur demledim
galiba hastaydım ve bedenimi tekmeledim
sırtıma çıkamadım, silkelendim, terledim
sıcaklığın hala içimdeydi, ama sen soğuktun,
düş(tüğ)ümde tuttuğum ellerinden bildim...
Yağmurda ıslanmadım ki, engel oldun
seni yağmur altına iten ben, soldum.
güneş yanığıma, yanağın değdi
ben elin(dey)ken güzelim, güz elimdi,
elin gözümdeydi, bir baktın ve
sevdamıza elin gözü-değdi...
yüreğimi buzdolabına tıktım, soğu(ta)madım
eline, avucuma doldurdum göğü, boşaltamadım
bir yıldız düştü ve rüzgar dalgalandı
saçlarım birden ayın rengine bulandı,
ağladım, ağ(l)atıldım, midem bulandı...
Telef-ona sarıldım, telef oldum
numara çevirdim, çaktılar, aklımdan vuruldum
polis dur(dur)du, ben arandım
cevap veremedim, aklım karıştı,
hem zaten havada ve bir karıştı...
dudağım çatladı, çat kapı, sen vurdun
ne diyeceğimi bilemedim, karşında dondum
zira git diyen bendim
gel-gitlere alışan sen
ben dur(ul)dum, bir masaya kuruldum
çaldım, tek duyan yine, sen oldun...
ayaklarım yön bilmezdi
ileri-geri gitmekle bu yol bitmezdi
sonunda, yine başladığım yere döndüm
ve ruhuma bir köz gömdüm
elimi karda soğuttum, yağmur dindi
ben yandım, gölü kuruttum...
Yel vurdu, titredi yüreğim, dar-aldım
fırlatıp güneşe onu, (d)ağladım
dağda el(in) ile barıştım, sen ceylanla yarıştın
ben yine çağlayana karıştım,
- karışma, bildiğince aksın.
diyen sen, dondun...
Kanım dondu o an, öldün sandım
ateşe atladım, kızardım, sen ak-tın
Bembeyaz örtüsüne cesedimin, kan(ım) damladı
ellerin buzdan, kırdı, bir dal salladı
eller durdu, baktı bize, ağladı(n) ...
ve ben ak-tım, (ç)ağladım...
kalbime tekrar adını yazdım, kandın...
ben aynı yalanı içtim, kandım...
alinti