1
Günahlara uzandı göğsümdeki kaburga
Ben uyudum hileyi bilmiyordum
Çöküverdi etimin yüklendiği omurga
Bir yıkım bir deprem ruhumdaki sarsılma
Olanları yine de hayra yordum
Ama dişlerimi sızlattı ısırdığım elma
Öyle mi Havva
Demek başladı dava
2
Kendi içinde yaşayan
Garip masum çocuğum
Üşüyen ellerim bomboş
Sevgilerim kırılıp solmuş
Eskimiş oyuncaklarım
Suretim kaybolmuş
Öyle mi Zühre
Demek gerek var mühre
3
Bulutlar geçiyor yüreğimden
Korkutuyor gecenin yanık gözleri
Travma geçirmiş düşünceler
Doğuda bir hastane morgunda yatıyor
Gözlerimde sonsuzluğa dönen
Namütenahi devinen bilyeler
Öyle mi Leyla
Demek yanmak sırayla
4
Kanatları cilalı zıpkın gibi uçan kuş
Zamana demli bir çay söyle
İstanbul ürküyor büyüklüğünden
Ey saltanatın şehri payitaht
Sensizliğinle birlikteyim
Üşüyor dudağıma konan kuşlar
Öyle mi Aslı
Demek ayrılık faslı
5
Raylar uzanıyor esneyerek içimden
Yılan gibi kayıyor dağlara doğru
Her ağaç kendince şarkı söylüyor
Kirpiğim akordu bozuk enstrüman
Tünellerde kayboluyor düşlerim
Öyle mi Şirin
Demek aklı yok şair’in
6
Bilmek istemiyordum ama bildim
Göğsüme oturan o ağırlığı
Oysa alınan her nefese kefildim
Dudaklarım sonsuza gidip geliyor
Bakışlarımda parçalanıyor hayat
Ellerim ellerim nerede benim
Öyle mi Selver
Demek kadınlar böyle sever.......alinti