"Milli Mücadeleyi başarmak için ne kadar paran var?",
"Nereden ve ne kadar para bulabilirsin?"..
O bunları soranlara şu yanıtları verir:
"Türk Milleti kendi hayatına ve kurtuluşuna müteveccih olduğuna
kanaat edeceği teşebbüsleri başarabilecek kadar servete maliktir ve
teşebbüsün ciddiyetine kanaati halinde onun gerektirdiği kadar servet
kaynağını teşebbüse geçenlerin emrine âmade kılar."
Mustafa Kemal'e bu sözleri söylemek ve
Bağımsızlık Savaşına atılmak gücünü ve yürekliliğini veren etken,
O'nun, Türk Ulusunun ruhunda yaşadığını bildiği Ulusal bilinç
ve bağımsızlık aşkı ve bu ulusun kahramanlığına, özverisine, sağduyusuna ve
uygarlık özlemine olan sarsılmaz inancıydı.
Milli Mücadele sırasında da bir konuşmasında şöyle demişti:
"Bütün dünyanın uluslarını tanırım.
Ve bu tanışıklığım savaş alanlarında olmuştur,
ateş altında olmuştur, ölüm karşısında olmuştur.
Ant içerek güvence veririm ki,
bizim ulusumuzun manevi gücü bütün ulusların manevi
gücünün çok üstündedir."
Özetlemek gerekirse diyebiliriz ki,
Mustafa Kemal ******, üyesi olmakla her zaman
övündüğü Türk Ulusuna hep inandı, ulusu da kendine inandırdı.
Zaten inanmayan kişi uzun sürekli olarak bir toplumu kendine inandıramaz.
Bence asıl önemlisi, Türk ulusunu birkaç yüzyıldan beri
Avrupa ulusları karşısında kapıldığı kompleksten,
aşağılık duygusundan kurtarıp kendi kendisine inandırdı.
Ve ülkede ulusal bilinci yerleştirdi.
O'nun Türkiye'de 1919 yılındaki dağınık,
perişan ve umutsuz ortamda bile ulusal örgütlenme,
ulusal organizasyon gücünün başarısı
işte bu inançta ve bu inandırmada yatar....!!! alinti