En son konular | » Duyuru..Hocalı Katliamını Unutma, UNUTTURMA! Salı Şub. 28, 2012 8:03 am tarafından AyMaRaLCaN» Basit yaşayacaksın. BasitÇarş. Haz. 09, 2010 1:48 am tarafından Misafir » Aşk 29 Harftir..Çarş. Haz. 09, 2010 1:48 am tarafından Misafir » SENi SEViYORUMÇarş. Haz. 09, 2010 1:47 am tarafından Misafir » BÖYLE SEVDİM İŞTEÇarş. Haz. 09, 2010 1:44 am tarafından Misafir » Delinin Veliye TavsiyesiPaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir » Dört Dirhemlik GömlekPaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir » Eğer GöndermeseydiPaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir » Nereden ve Nasıl aldınPaz Haz. 06, 2010 3:43 am tarafından Misafir |
|
| KAÇ KOPYASINIZ SİZ?... | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
AyMaRaLCaN Admin
Mesaj Sayısı : 968 Kayıt tarihi : 18/04/10
| Konu: KAÇ KOPYASINIZ SİZ?... Paz Nis. 25, 2010 2:20 am | |
| Hiç düşündünüz mü orijinal kişiliklerinizden kaç kopya çıkarılabileceğini? Kaç farklı hayatı bir arada yaşadığınızın farkında mısınız? İstemeden yaptıklarınız, isteyip yapamadıklarınız, gündüz yapıp gece pişman olduklarınızla nasıl çaresizce başka başka dünyalara doğru kanat çırpmaya çabaladığınızı fark ediyor musunuz? Bir dost nikahının ortasında birden bastıran hüznün, bir büyüğün cenazesinde karşılaştığınız eski bir sevgiliyle çıkagelen coşkunun, sizi nasıl kopya kopya çoğalttığını ve tek bir sizden ne çok sizler yarattığını biliyor musunuz? Sinirli bir hayatı çabucak tüketmek için dörtnala koşturup dururken, bir an olsun durup, geride kaç farklı ayak izi bıraktığınıza dikkat ediyor musunuz? Sahi kaç kopyayız biz? Aynı beden içinde kaç farklı ruh halini aynı anda yaşayıp, kaç farklı kişiliğe bürünebiliyoruz? Bu kişiliklerin hangisi biziz, hangisi fotokopimiz? Hüzünlü bir dağ başında sadece ırmak şırıltısı ve kuş sesleriyle sakin bir hayatı düşleyen bıkkınlar mısınız, yoksa deniz kenarında bile televizyonlarını ve cep telefonlarını elinden bırakamayan gönüllü kent mahkumları mı? Ya aynı anda ikisine birden özenmenizi nasıl açıklayacaksınız? .. Hangi kopyanız ‘Kaçıp gidelim uzaklara’ diyor, siz sıkı sıkıya bu topraklara bağlı dururken? .. Kinler, sevgiler, öfkeler, kahkahalar ve gözyaşlarıyla örtülmüş, çok kopyalı bir hayatı nasıl kendinize bile söylemeye cesaret edemediğiniz bir tur iki yüzlülükle yaşayıp gittiğinizi fark ediyor musunuz? Resmi bir toplantının ortasında, aklınızdan masanın üzerindeki kalın raporun sayfalarından oyuncak uçaklar yapıp, tek tek aşağı atmak geçerken hala büyük bir ciddiyetle kös kös oturuyor olmanızı gülümseyerek mi hatırlıyorsunuz, üzülerek mi? .. Aklınızdan geceni yapamamanın, ruhunuz kopya kopya çoğalırken asıl hayatı tek kopya olarak tüketiyor olmanın bedelini biliyor musunuz? Kopyalarınızı orijinal kimliğinizle konuşturuyor musunuz hiç? .. İçinizdeki canavar, ruhunuzdaki melekle hesaplaşıyor mu? Siz kopya sandıklarınızın bir bileşkesi misiniz? Yoksa kopyalarınız da aslınıza mı benziyor? Bilmeden her kopyada aslınızı yeniden mi üretiyorsunuz? Göçüp giderken ardınızda kaç asıl, kaç suret bırakacaksınız? Kaçının hatırlanmasını isteyecek, kaçından utanacaksınız? Sahi, kaç kopyasınız siz? .. Hangisi sizsiniz, hangisi fotokopiniz? . __________________ Hiç birşey yaşamaya değmezmiş demiştim.YANILMIŞIM.Herşey yaşamaya değermişte. SEN HİÇ BİRŞEYE DEĞMEZMİŞSİn.... alinti | |
| | | AyMaRaLCaN Admin
Mesaj Sayısı : 968 Kayıt tarihi : 18/04/10
| Konu: YAŞIYOR MUSUNUZ, YOKSA SEYREDİYOR MUSUNUZ? Paz Nis. 25, 2010 2:21 am | |
| Dümdüz bir soru size: Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
Koltuğa uzanıp, hiç tanımadığınız Amerikalı dedektiflerle, hiç tanımadığınız Amerikalı haydutları mı kovalıyorsunuz?
Yoksa yerli dizilere kaptırıp hiç bilmediğiniz konaklarda yaşanan hayatları mı seyrediyoruz?
Dört saat televizyon seyretmenin sekiz saat çalışmak kadar beyni yorduğunu biliyor musunuz?
İki türlü hayat var:
1. Yaşanan hayat,
2. Seyredilen hayat,
Akşamlarınız televizyona kilitliyse, bilin ki, hayatı sadeceseyrediyorsunuz !
Akşamları evde ne yapıyorsunuz?
Akşamlarınızı nasıl geçiriyorsunuz?
" Pek çoğu gibi biz de çekirdek çıtlatıp saatlerce televizyon izliyoruz " diyorsanız, durup bir düşünün lütfen; dünyaya birkaç kez daha geleceğinize mi inanıyorsunuz?
Böyle bir şey olsaydı, şimdiki hayatımızın bir bölümünü ziyan etmek şimdiki kadar acı sonuçlar doğurmayabilirdi belki.
Ne çare ki sadece bir hayatımız var. Bu da maalesef, çok kısa.
Ortalama altmış yılın yirmi yılı uykuda geçiyor. Kalan kırk yılın yirmi yılı çocukluk, eğitim, vesaire...
Son yirmi yılı da ziyan edersek, bize yaşanacak bir şey kalmaz.
Akşamlarınızı sadece televizyona veriyorsanız, sayılı nefeslerinizden bir bölümünü çöpe atıyorsunuz demektir!
Çünkü televizyon izleyen kişi hayatta değildir, zira hiçbir şey yapmamakta, hiçbir değer üretmemektedir; bu da bir anlamda yaşamamak sayılır.
Ne mi yapmalı?..
1. Ailece kitap okuyun, sohbet edin:
Nasıl tanıştığınızı, ilk nerede görüştüğünüzü, sıkılıp sıkılmadığınızı, nerede nasıl evlendiğinizi, nikah şahitlerinizi, düğününüzü anlatın. Çocuklarınıza, onları hem dinleyin, hem de okumaya çalışın.
2. Gezin:
Gezmek için ille de bir maksat olması gerekmez, en büyük maksat hayatı paylaşmaktır. Yakınsanız deniz kenarına inin, ayaklarınızı denize sokun ve becerebiliyorsanız taş sektirme yarışına girin. Sonra da güneşin pembe gülücükler saçarak batmasını seyredin. (İnanın televizyon seyretmekten çok daha keyifli ve dinlendiricidir) Ormanda hep birlikte yürüyün, ağaçlara isim takın, yol boyu açan çiçekleri sevin ve çocuklarınıza bunlarla sevmeyi öğretin. (Ama bilin ki hayat öğrenmek ve öğretmekten ibaret değildir. Dinlenmek, eğlenmek gibi olgular da hayatın bir parçasıdır) Çocuklarınızla ilişkilerinizde asla öğretmen tavrı takınmayın. Onlarla arkadaşlık etmek dünyanın en keyifli işidir.
3. Akraba ve komşularla ilgi bağı kurun:
Onlara ya gidin, ya da onları size davet edin. Sohbetiniz televizyonsuz olsun ki tadı çıksın. Birbirinizi gerçekten tanımaya çalışın. Bilirsiniz, " Komşu komşunun külüne muhtaçtır. "
4. Kültürel ve sanatsal etkinliklere katılın:
(Konferans, seminer, sergi, doğru sinema ve tiyatro) Hayatınızı biraz olsun renklendirecek başka şeyler de bulabilirsiniz. Yeter ki isteyin. Bir şeyi çok isterseniz, Allah sebebini halk eder ve çok istediğiniz şeye ulaşırsınız. "Olmaz ki " diye düşünüp taleplerinizi ertelerseniz,hiçbir yere ulaşamazsınız. Aile bağlarının güçlenmesi, paylaşacak şeylerin çokluğuyla mümkündür. Ne kadar çok şey paylaşırsanız aileniz o kadar güçlenecek, o kadar diri duracak ve mutlu olacaktır. Hatıra defterine televizyon dizilerini yazamazsınız. Oraya ancak yaşadıklarınızı yazabilirsiniz. Her gün bir şeyler yaşamalı ve bunları deftere geçirerek geleceğe tarih düşürmelisiniz. Bugün öyle bir hayat yaşayın ki, yarına da kalsın. Torunlarınıza filan anlatacaklarınız olsun.
Ayrıca unutmayın ki; Hayatı biriktiremezsiniz; Ya her anını yaşayacaksınız, ya da ziyan edeceksiniz.
Artık cevap gelsin:
Akşamları ne yapıyorsunuz?..
YAŞIYOR MUSUNUZ, YOKSA SEYREDİYOR MUSUNUZ?
CAN DÜNDAR __________________ Hiç birşey yaşamaya değmezmiş demiştim.YANILMIŞIM.Herşey yaşamaya değermişte. SEN HİÇ BİRŞEYE DEĞMEZMİŞSİn.... | |
| | | | KAÇ KOPYASINIZ SİZ?... | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |