azıklı Voyvoda ( .... - 1462)
Kazıklı Voyvoda olarak tanınan Eflak Prensi Dördüncü Vlad, Voyvoda Dracola'nın oğludur. Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlılara karşı savaştı. Ele geçirdiği Türk esirlerini kazığa vurarak ve türlü işkencelerle öldürerek Balkanlarda kanlı bir iz bıraktı. Vidin Bey'i Hamza Paşa'yı ve beraberindekileri kazığa vuran kişi de O'dur.
Esirlerin derilerini yüzdürerek üzerine tuz sürdürüp keçilere yalatmak, kendisine gönderilen Osmanlı elçilerinin çıkartmak istemedikleri sarıklarını kafalarına çaktırmak, annelerin memelerini kestirip yerlerine çocukların başlarını sokturmak gibi akıl almaz işkence usullerini icat etmiş vahşi bir liderdir. Fatih Sultan Mehmed tarafından yakalanmaya çalıştıysa da kaçmayı başarmış, nihayet kendi adamlarından biri tarafından 1462 yılında öldürülmüştür.
/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
/////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Kont Dracula kimdir?
Bu güne kadar az çok film izleyen herkes kont dracula hakkinda fikir sahibidir. Kont dracula korkunç şatosunda yaşayıp sadece geceleri ortaya çikan ve insan kani ile beslenen bir vampirdir. ilk Vampir ve Vampirlerin atasi olarakta kabul edilir.Elbetteki bu söylem İngiliz yazar Bram Stroker'ın romanından beyaz perdeye aktarılmış kont Dracula tablosundan başka bir şey değildir. Gerçekte kont dracula Fatih sultan Mehmet zamanında yaşamış ve hatta onunla aynı enderunda eğitim görmüş Vlad Tepeş 'den başkası değildir.
Kont Dracula'ya ait o dönemde çizilmis portreler ve siluetler ( Vlad Tepeş 1431-1476)
Osmanlılara yenilen eflak (Romanya) kralı babası tarafından ablasıyla birlikte Osmanlılara rehin olarak verilmiştir.III.Vlad ve kardeşi Osmanlı sarayında yönetici çocuklarının alması gereken eğitimle yetiştirilirler.Genç Vlad ve Fatih bu enderunda çok iyi arkadaş olurlar.Fatih sultan Mehmet Han kendisinden sadece bir yaş küçük olan Vlad ile senelerce aynı eğitimden geçer.Dostlukları o kadar pekişirki birbirlerine ölünceye kadar destek olacaklarına dair yeminleşirler.Hatta parmaklarına kesik atarak kan kardeş oldukları bile söylenir.
Kont Dracula'nın Osmanlı'yla arasının açılması
Macarlar tarafından öldürülen babasının yerine geçen Macar 2. Vladislav'ı devirmesi için 1448'de yanına bir de ordu verilerek salınır ve Eflak'a vali olarak atanır.Başangıçta her şey yolunda gitmektedir.Kont Dracula Osmanlı imparatorluğuna bağlılığını ilan eder ve vergileri toplayıp ödemeyi ihmal etmez.Fakat içinde bulunduğu ortamda hızla Romen milliyetçilik rüzgarları esmektedir.Kendiside bu akımlardan damla damla etkilenmeye başlar.Üzerinde bağımsızlığın ilan edilmesi yönünde şiddetli baskılar oluşmaktadır.Bu ortama daha fazla dayanamaz ve alkole başlar.Sabah akşam içmeye başlar ve emrini yerine getirmeyenlere akıl almaz cezalar uygulamaya başlar.Yapı olarak sert ve acımasız bir kişiliğe sahip olmasıyla birlikte zamanla sadist biri haline dönüşür.Yaptığı işlerden birinin, ülkesinde yoksul insan kalmasın diye dilencileri ve yoksulları toplayıp bir yemek vermek, ardından da hepsini diri diri yakmak olduğu söylenir.Bir başka rivayet ise; çarşının ortasında bulunan çeşmenin tasının altın olduğu ve bunun kimse tarafından çalınmadığıdır.Elbetteki bunun nedeni uyguladığı çok sert cezalardır.En büyük zevkleri arasinda ise insanlari uzun sivri bir kaziga oturtmaktir.Bu yüzden kendisine kazikli Voyvada da denilmektedir.(Bu islem en son paragrafta anlatilmistir 18 yasindan küçük kardeslerimiz okumasin siddet unsurlari içermektedir)Daha sonra kendisine babasının lakabı olan Dracule'ya atfen, ki romencede şeytan manasına gelir Draculea (şeytanın oğlu) soy ismini seçer.Kont Dracula efsaneside bu soyisimden kaynaklanır.Kont Drakulanın kan içtiği söylentileride oldukça yaygındır.Bu günkü araştırmalara göre Kont Dracula'nın böyle bir şey yapıp yapmadığı konusunda bilimsel bir dayanak noktası yoktur.Kan içen manasına gelen Vampir söylemi büyük ihtimalle çok acımasız olmasından dolayı kendisine yakıştırılmıştır.
Uygulanan bu sert politikalardan merkezinde kan kardeşi Vlad'ın oluğunu haber alan Fatih Sultan Mehmet Han Vlad'a uyarı mahiyetinde bir elçi kafilesi gönderir.Ancak Vlad gönderilen elçi kafilesini hiç hoş karşılamaz ve onlara çeşitli işkenceleri kendi elleriyle uygular.Fatih elçilerinin başına gelenleri öğrenince kan kardeşine son bir uyarıda bulunmaya karar verir ve yeni bir kafile gönderir.Fakat Vlad bu son şansa elçilerin başlarındaki sarığı kafalarına çaktırarak karşılık verir.Böylece Fatih'in öfkesini kazanmış ve içindeki kardeşlik duygularını yıkmıştır.
Fatih'de bunun üzerine bir ordu hazırlatarak 1462 yılı ilkbaharında balkan seferine çıkar.Osmanlı ordusunun geçtiği tüm kasaba köy ve kentlerde binlerce kazığa geçirilmiş türk cesedi görülmektedir.Bu durum osmanlı ordusunda huzursuzluğa neden olmaktadır.Ayrıca gözü dönen Vlad bir başka savaş taktiği olarak vebalı kimseleri türklerin yaşadığı bölgelerde yaşamaya sevk etmiş ve bu yolla türkler arasında veba salgını çıkartmaya çalışmıştır.Fatih için artık tek bir hedef vardır. İbret-i âlem için Vlad'ı yok etmek. İsyana destek olan bütün yerel yöneticileri etkisiz hale getirmektir.Bu sebeple Eflak ve Boğdan içerisine ilerleyen Fatih en büyük hedefi durumundaki Vlad'ı Poeinari Kalesi'nde kıstırır. 900 metre yükseklikteki sarp bir dağın zirvesine kurulmuş bulunan Poeinari Kalesi, erişilmezliğiyle tam bir kartal yuvası görünümündedir. Bu haliyle de aşağıdan bir saldırıyla düşürülmesi bir hayli güçtür (resimdende anlaşılabileceği gibi atamız Fatih nasıl zor bir işe kalkışmıştır). Ancak, hiddetinden yanına yanaşılamayan Fatih'i hiç bir zorluk durduramaz. Birlikleriyle kalenin çevresini kuşatan Sultan, Vlad'a son bir mesaj gönderir: "Artık işin bitti! Geliyorum deyyus Vlad!"
Hazirliklarini tam olarak yapmis olan Osmanli ordusu kusatmaya baslar.Kusatma aylarca devam eder.Vlad'ın eşi bu duruma daha fazla dayanamayarak kalenin surlarından aşağı atlayarak intihar eder.{(Söylentiye göre bu durumda kalenin papası kadının intihar etmek suretiyle cehenneme gitmiş olduğunu ileri sürer.Vlad'da bunun üzerine ben tanrı için binlerce türkü öldürdüm şimdi tanrının bana reva gördüğü bumudur diyerek isyana düşer.Bunun üzerine lanetlenir ve hepimizin bildiği vampir hikayesinin çıkış konusuda burada başlar.)} Imparatorlugun baskenti Istanbulu bu kadar uzun süre bos birakmanin uygun olmayacagini düsünen Fatih yanina bir miktar askerini alarak Geride kalanlarada Vlad'ın yakalanması yönünde kesin emir verip Istanbul'a döner. Fakat Voyvoda, kendisine yardım eden bazı Rumen köylülerinin de yardımlarıyla bir gece komşu Macaristan'a kaçar.
Kont Dracula'nin sonu
Giristigi mücadeleden vazgeçmemekte inat eden Drakula ülkesinde yönetimi ele geçirebilmek için yillar sonra son bir deneme daha yapar.Fakat daha önceden temkinli olan Osmanlı kuvvetleri bu sefer işi sıkı tutup Drakula'yı sıkıştırarak idam ederler.Kesik başınıda Fatih Sultan Mehmet'e kanıt olarak İstanbula gönderirler.Başı ibreti alem olsun diye aynı kendisinin yaptığı gibi bir kazığa geçirilerek istanbul sokaklarında dolaştırılır.Başsız cesedi Snagov'da bir manastira gömülmüstür.Ancak 1931 yilinda yapilan kazida mezarin bos oldugu saptanmistir
1456'dan 1462'ye kadar süren altı senelik hükümdarlığı sırasında kadın, çocuk demeden; kimi kaynaklara göre 40 binden kimilerine göreyse 100 binden fazla insanı öldürtmüştür. Fakat tüm bun acimasizliklarina ragmen Romanya'da milli kahraman olarak görülür.Yaptigi onca isin her ne olursa olsun ülkesini bagimsizliga kavusturmak amaciyla yaptigini savunmaktadirlar.
Kont Drakula'nin satosundan görünüm
satoda bulunan gizli bir geçit 1930 yilindaki çalismalar sirasinda bulunmustur
III.VLad, fatih sultan mehmet zamanında eflağın prensiydi ve türkleri kazıklara çakıp kanlarını içmesi nedeniyle ona 'DRacula' yani kan emen lakabı verilmiştir aynı zamanda türkler arasında 'kazıklı voyvoda' ismiyle ün salmıştır.Fatih sultan mehmet eflağa sefer düzenler ve türk kaynaklarına göre kafası kesilerek öldürülür.Ancak bazı kaynaklar draculanın şatosunun alt kısmındaki elangirLi geçitler sayesinde kurtuldugu ama korkusundan faaliyete geçemediği söylenmiştir....
Kazığa oturtma işlemi şu şekilde yapılırdı (+18) Lütfen uzak dursun şiddet içerir
Bu işkenceye maruz bırakılan kişi elleri ve ayaklari sıkıca baglanır.Uzun ve sivri bir mızrak getirilerek kurbanın kuyruk sokumuna yakın bir yerden çekiç yardımıyla çakılmaya başlanır ve kazığın diğer ucu boyunun arka kısmından çıkarılırdı.Cellat özellikle kazığın omuriliğe temas etmesinden kaçınırdı.Bu sayede kişi acılar içinde, güneş altında susuzluk ve kan kaybından ölene kadar günlerce kaziğa oturmuş bir vaziyette bekletilebilirdi.Kazığa oturtma işlemi sırasında eğer kişi ölürse cellatın aynı ceza ile cezalandırıldığı söylenir.
///////////////////////////////////////////////////////////////////////////////////
Kazıklı Voyvoda olarak tanınan Eflak Prensi Dördüncü Vlad, Voyvoda Dracul'un oğludur. 1456- 62 yılları arasında Eflak Beyliği yaptı. Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlılara karşı savaştı.
Kont Dracula özellikle esir aldığı Osmanlı askerlerini kazıklara çakarak işkenceyle öldürmesiyle tarihe geçmiştir. Vampir olduğuna inanılır. Çok kan dökmesi buna sebep olmuştur.
Esirlerin derilerini yüzdürerek üzerine tuz sürdürüp keçilere yalatmak, kendisine gönderilen Osmanlı elçilerinin çıkartmak istemedikleri sarıklarını kafalarına çaktırmak, annelerin memelerini kestirip yerlerine çocukların başlarını sokturmak gibi akıl almaz işkence usullerini icat etmiş vahşi bir liderdir.
Fatih Sultan Mehmed tarafından yakalanmaya çalıştıysa da kaçmayı başarmış, nihayet kendi adamlarından biri tarafından 1462 yılında öldürülmüştür.
Dracul'un şatosu olarak bilinen Karpat dağlarındaki Bran Şatosu bugün hala ziyarete açıktır. Biz de bir yandan Dracul’un şatosunu gezerken, bir yandan da onun kanlı tarihine, vahşi işkencelerini göz atalım…
Osmanlılar’a yenilen babası rehin olarak Kont Dracula’yı Osmanlılar’a vermişti.
O yüzden yaşamının bir kısmını Osmanlılar'ın elinde tutsak olarak yaşadı. Osmanlılar'ın egemenliğini kabul ederek Eflak'ın başına geçti.
Sonra yeniden Fatih Sultan Mehmed’e başkaldırır. Ve üzerine yürüyen 20 bin Türk’ü kazıklara çakarak öldürür.
Buna kızan Fatih bizzat ordunun başına geçerek Vlad’a karşı sefere çıkar.
Türk askeri Targoviste'ye ulaştığında Sultan Mehmed ve askerleri yaklaşık 5 kilometre boyunca kazıklarla dizili kadın erkek ve çocuk cesedinin yanından geçerler.
Ancak Dracul çoktan kaçmıştı. Üstelik kaçarken de tüm kuyuları zehirledi, ekinleri yaktı.
Hayvanları bile öldürttü. Hapishanelerdeki mahkumları, cüzzamlı ve vebalıları salıverdi ve Türklerin arasına karışmaya teşvik etti
Mahmut Paşa'nın hatıratına göre çok uzun mesafeler boyunca asker içilecek bir damla bile su bulamadı. Sıcak dayanılır gibi değildi
1474 yılında komutasına geçtiği bir askeri birlikle eflak beyliğini tekrar ele geçirmek üzere harekete geçer. Ancak bu olay Vlad'ın şimdi bile tam açıklığa kavuşmamış gizemli bir şekilde ölümüyle sonuçlanır.
Ölümü şöyle hikaye edilmektedir: "Dracul'un ordusu Türkleri amansız bir şekilde keyifle öldürmeye başlamıştı. Dracul Türkleri öldürmekte olan askerlerini daha iyi görebilmek için bir tepeden aşağı doğru (askerleri ve arkadaşlarından ayrı bir şekilde) inmekte iken bazı askerleri onu Türk sanmıştır.
Biri mızrağını saplar. Kendi askerlerinin kendisine saldırdığını gören Dracula kılıcıyla suikastçılarından beşini öldürür. Ancak aldığı çok sayıda mızrak darbesiyle sonunda öldürülür.
Dracula’nın hayatı sonradan Bram Stoker'ın Drakula romanına ve Drakula filmlerine konu olmuştur.
Konu derlemedir. alinti