Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaKapiLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Similar topics
    Arama
     
     

    Sonuç :
     
    Rechercher çıkıntı araştırma
    En son konular
    » Duyuru..Hocalı Katliamını Unutma, UNUTTURMA!
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimeSalı Şub. 28, 2012 8:03 am tarafından AyMaRaLCaN

    » Basit yaşayacaksın. Basit
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimeÇarş. Haz. 09, 2010 1:48 am tarafından Misafir

    » Aşk 29 Harftir..
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimeÇarş. Haz. 09, 2010 1:48 am tarafından Misafir

    » SENi SEViYORUM
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimeÇarş. Haz. 09, 2010 1:47 am tarafından Misafir

    » BÖYLE SEVDİM İŞTE
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimeÇarş. Haz. 09, 2010 1:44 am tarafından Misafir

    » Delinin Veliye Tavsiyesi
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimePaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir

    » Dört Dirhemlik Gömlek
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimePaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir

    » Eğer Göndermeseydi
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimePaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir

    » Nereden ve Nasıl aldın
    Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimePaz Haz. 06, 2010 3:43 am tarafından Misafir

    Tarıyıcı
     Kapı
     Indeks
     Üye Listesi
     Profil
     SSS
     Arama
    Forum
    Ortaklar
    bedava forum
    Giriş yap
    Kullanıcı Adı:
    Şifre:
    Beni hatırla: 
    :: Şifremi unuttum

     

     Baltacı Mehmed Paşa

    Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    AyMaRaLCaN
    Admin
    AyMaRaLCaN


    Mesaj Sayısı : 968
    Kayıt tarihi : 18/04/10

    Baltacı Mehmed Paşa Empty
    MesajKonu: Baltacı Mehmed Paşa   Baltacı Mehmed Paşa Icon_minitimePtsi Mayıs 31, 2010 10:46 pm

    Osmancıklı Mehmed sıradışı bir çocuktur, kasabasında aldığı eğitimle kalmaz, pek çok ülkeyi gezer, âriflerden, fazıllardan hisse kapar. Yolu İstanbul’a düştüğü günlerde edebine, bilgisine ve lisanlara olan vukufiyetine vurulan saraylılar onu yanlarına alırlar. Mehmed’in temiz bir siması vardır, kalp kırmaz, gönül yıkmaz, karıncayı bile incitmekten korkar. İşini çok ciddiye alır, paşalar ona buyurdukları işin mutlaka biteceğini bilir, ağızlarından çıkanı “halloldu” sayarlar. Sesi kadife gibi yumuşaktır ama ezan-ı Muhammedi okudu mu avlular çın çın çınlar. Gün gelir onu “Güzelce müezzin” diye çağırmaya başlarlar.

    Prut bataklıklarında...

    Şehzade Ahmed, Osmancıklı Mehmed’i çok sever, hatta Baltacılar Ocağına alınması için bizzat emirname yazar. 2. Mustafa devrinde yazıcılık ve saray imamlığı yapar. O kadar saf ve temizdir ki Padişah kıyamaz, sarayda ezilmesin diye onu dış hizmetlere yollar. Garibim yıllarca köşe bucak turlar ve en çetrefilli işlerin altından kalkar. 3. Ahmed Han tahta oturunca genç ve gayretli insanları etrafına toplar. Güzelce Müezzini de “mirahur” yapar. Bir ara Trablus ve Halep illerinin tahsilatında çalıştırdıktan sonra hızla yükseltir, vezirlik, kaputanlık derken sadrazam kavuğunu kafasına koyar.
    Bilirsiniz yukarılarda havalar fırtınalıdır ama Baltacı Mehmed Paşa’nın “mevkiimi nasıl korurum” gibi bir endişesi olmaz. Zaman zaman tenzil-i rütbe de olur ama aldırmaz. Bir ara Erzurum Valiliğine yollanır, bir ara Halep Sancağına bakar. Sonra yeniden Sadarete (başbakanlığa) çağırırlar.

    İşte o yıllarda Rusya’nın başında Deli Petro vardır. Bu adam Karadeniz’e inebilmek için Azak Kalesine fena takar. Üç ay kuşattığı kaleyi alamadığı bir yana, 50 bin ölü vermekten kurtulamaz. Kefe Beylerbeyi Mustafa Paşa ve Kırım Hanı Kaplan Giray kalan adamlarını da kırar, ateşli silahlarına el koyarlar. Petro adı üzerine delidir, hemen o yıl Venedik, Avusturya, Hollanda ve Prusya’dan malzeme ve asker toplar, 100 bin kişiyle gelip, Azak önüne karargâh kurar. Kaleyi müdâfaa için bırakılan beş yüz asker, Petro’yu 64 gün oyalar. Aç kalır, susuz kalırlar ama kapıları açmazlar. Ancak yer yer duvarlar yıkılınca akıbeti görür ve kaleyi “vire” ile teslime mecbur kalırlar (1696). Bunu duyan Sultan Mustafa dert sahibi olur, ihmâli olanları cezâlandırır ama neye yarar?

    Yine o günlerde Ruslar, İsveç Kralı Demirbaş Şarl’a karşı Poltava zaferini kazanırlar (1709) Osmanlılar da (görünüşte Şarl’ı korumak için) savaşa katılır, Ortodoks unsurları kullanan Ruslar’a karşı, Baltık ülkelerinden destek alırlar. Ordumuz Deli Petro’yu Prut civarlarında kuşatır, Kırım Hanı Devlet Giray da Moskova ile irtibatını kopararak yapayalnız koyar (1711).

    Evet burada Rusları topyekun imha edebilmek gibi bir şansımız vardır ancak Baltacı Mehmed Paşa yeniçerilerin ipiyle kuyuya inip inmemekte tereddüt yaşar. Zira son günlerde disiplin misiplin tanımaz, hiç yoktan patırtı çıkarırlar. Kaldı ki Rusların tüfekleri yeni ve uzun menzillidir, topları da Türk ordugahına çevirir ve bir emre bakarlar. Yani Petro’yu yenseler bile zayiat boylarını aşar, zafer pahalıya patlar. Hem Rusya’nın gücü ortadır, Koca Çarlık öyle tek mağlubiyetle sarsılmaz, birilerinin dediği gibi bir meydan muharebesi ile Rusların dibi kurumaz. Kaldı ki Baltacı Mehmed Paşa cenk adamı değil, kalem efendisidir. Öncelikle masa başında kazanmaya bakar.

    İşte bu zor kararın arefesinde Çar, Yahudi Asıllı Baron Peter Şafirov’u Osmanlılara yollar. Sulh için her şartı kabul edeceğini açıklar. Aslında Türkler bu savaşı “bir tek Azak” için yapar ama fazlasını alırlar. Rus gemilerine Boğazları kapar, Özi boylarındaki Rus kalelerine yıkım kararı çıkartırlar. Dahası Rusların Lehistan’dan elini eteğini çekmesini sağlarlar. Çar, bundan böyle İstanbul’da elçi bulunduramayacak ve İsveç Kralı Şarl’ın ülkesine dönmesine karışamayacaktır.

    Ancak gözünü kin bürüyen Demirbaş Şarl savaş çıkarabilmek için kendini paralar, tacına tahtına kavuşmasına rağmen çılgınca bir tutku ile çatışmayı arzular. Eh ortalık karışınca Ruslar ve Türkler ölecektir ki, iki tarafın kaybı da onu ırgalamaz. Bunu başaramayınca ileri geri konuşmaya başlar, Baltacı’dan girer, Katerina’dan çıkar.

    Başınıza Baltacı kadar...

    Mâlum şahıslar hayal güçlerini kullanıp Çariçeli masallar anlatsalar da, Rus tarihçileri Katerina’nın o günlerde Petersburg’da olduğunu yazarlar. Kaldı ki Baron Şafirov sulh şartlarını Baltacı Mehmed Paşa ile değil, Reis-ül küttâb Ömer Efendi ile görüşüp neticeye bağlar. Çar ve Sadrazam onay makamıdırlar, o kadar.

    Osmanlılar Deli Petro’nun gönderdiği mücevherleri tek tek listeleyip emanete alırlar. Bunların şekli, şemaili, çapı, ebadı bellidir, belgeleri derler toparlar arşive kaldırırlar (ki hâlâ mevcuddur). Lâkin müfteriler “vay rüşvetçi vaayyy” der, yargısız infaza kalkarlar.

    Sultan’ın, Baltacı’nın samimiyetinden ve sadakatinden zerre kadar şüphesi yoktur ancak böylesi durumlarda yıpranan isimleri kenarda köşede dinlendirir, bir süreliğine unuttururlar. Nitekim Mehmed Paşayı da Limni’de ikamete mecbur kılarlar. Garibim son günlerinde fakr-u zaruret içinde geçirir. Alır tesbihini eline, abid bir kul olmaya bakar. İftiracıları muhatap almaz, Allah’a havale edip en doğrusunu yapar. “Güzelce Müezzin”imiz Limni’de vefat eder, Şeyh Mehmed Mısri hazretleriyle kabir komşusu olurlar.

    Ne şanslı insanmış ki hâlâ günahını alıyorlar...alinti
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    http://ay-maral-can.tr.gg/
     
    Baltacı Mehmed Paşa
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -
    » Sokollu Mehmet Paşa

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
     :: Osmanli Tarihi-
    Buraya geçin: