****** sordu:
–Bu villa kimin?
–Krikor Efendinin Paşam!
–Şu Köşk?
–Dimitri Efendinin paşa hazretleri!
–Ya şu ilerideki konak?
–Salamon Efendinin!
****** bu kez, az ötedeki toprak damlı, virane bir evin sahibini öğrenmek için sorunca, ADANALI gazi cevap verdi:
–Recep Çavuşun Paşam!
ATATÜRK bu duruma biraz üzülmüş, biraz da sinirlenmiş idi. Yanındakilere emir verdi:
–Çağırın şu Recep Çavuşu! Recep Çavuş gelince bir asker selâmından sonra:
–Emredin Paşam! Dedi.
Ata, bu kez Recep Çavuş’a sormaya başladı:
–Bu villa Krikor Efendinin, bu köşk Dimitri Efendinin, şu konak Salamon
Efendinin, o virane de senin! Bu ERMENİLER, RUMLAR, YAHUDİLER şu binaları dikerken sen neredeydin?
Recep Çavuş yıllarca savaş meydanlarında koşturmanın verdiği yorgunlukla cevap verdi:
–SİZİNLE BERABERDİM PAŞAM! TRABLUSGARP’TA, ÇANAKKALE’DE, SAKARYA’DA!...
Mustafa Kemal ******, bu cevap karşısında gözyaşlarını yanaklarına değil, yüreğinin derinliklerine akıtır. Recep Çavuş haklıdır. Trablusgarp’ta, Çanakkale’de, Sakarya’da TÜRK’ÜN istiklalini korumak için savaşırken, Adana’da toprak damlı bir kulübe yapmayı ancak becerebilmiştir.
RECEP ÇAVUŞ, TÜRK’ÜN YALNIZ
İSTİKLALİNİ DEĞİL; NAMUS VE ŞEREFİNİ DE KORUMUŞTUR.
Memleketin bütün zenginliklerine sahip olan azınlıklar da para ve mülklerinin üstüne yenilerini yığmakla meşgul olmuşlardır. Evet. ******’ün hayatından ibretlik bir hadise. Ama ****** sadece üzülmekle yetinmemiş, uyguladığı milli ekonomik projelerle, yabancıların elindeki madenlerimizi, arazilerimizi, şirketlerimiz, demir yollarımızi bir bir geri almış ve bizlere bağımsız bir devlet miras bırakmıştır. Kendimize şu soruyu soralım: Biz bu mirasa sahip çıkabiliyor muyuz, ya da sahip çıkabilecek projelere sahip olanları iş başına getiriyor muyuz?
''Vatan sevgisi imandandır'' .........alinti