En son konular | » Duyuru..Hocalı Katliamını Unutma, UNUTTURMA! Salı Şub. 28, 2012 8:03 am tarafından AyMaRaLCaN» Basit yaşayacaksın. BasitÇarş. Haz. 09, 2010 1:48 am tarafından Misafir » Aşk 29 Harftir..Çarş. Haz. 09, 2010 1:48 am tarafından Misafir » SENi SEViYORUMÇarş. Haz. 09, 2010 1:47 am tarafından Misafir » BÖYLE SEVDİM İŞTEÇarş. Haz. 09, 2010 1:44 am tarafından Misafir » Delinin Veliye TavsiyesiPaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir » Dört Dirhemlik GömlekPaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir » Eğer GöndermeseydiPaz Haz. 06, 2010 3:44 am tarafından Misafir » Nereden ve Nasıl aldınPaz Haz. 06, 2010 3:43 am tarafından Misafir |
|
| 10 Kasım Yazıları-******'ün Ölüm Yıldömümü ile ilgili Makale ve yazılar | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
AyMaRaLCaN Admin
Mesaj Sayısı : 968 Kayıt tarihi : 18/04/10
| Konu: 10 Kasım Yazıları-******'ün Ölüm Yıldömümü ile ilgili Makale ve yazılar C.tesi Nis. 24, 2010 11:30 pm | |
| 10 Kasım Konuşma Metni - 10 Kasım ******’ü Anma Konuşma Metni
Büyük Önderi Anarken
İki Mustafa Kemal vardır; Biri ben,fani Mustafa Kemal; diğeri milletin daima içinde yaşattığı Mustafa Kemallerdedir. Ben onu temsil ediyorum. Herhangi bir tehlike anında ben ortaya çıktımsa,beni bir Türk anası doğurmadı mı? Türk anaları daha Mustafa Kemaller doğurmayacaklar mı? Güç milletindir benim değildir.
Eşsiz bir güneş doğdu Selanik’te 1881 yılında bir güneş ki yalnız ülkemizi değil tüm dünyayı ebediyete dek aydınlatacak. Yok olmak üzere olan bir millete yeniden hayat veren,parçalanmış bir ülkeden bağımsız bir devlet kuran ve bir enkazdan çağdaş bir ulus meydana getiren deha Mustafa Kemal ******.
Büyük adam,savaş meydanlarından meydanlara,hudut boylarından,hudutlara bir sel gibi akmış,en son halkıyla birlikte kurtuluş savaşı vererek Türkiye Cumhuriyetini yaratmıştır.
Küçük yaştan itibaren üstün yetenekleriyle dikkatleri üzerinde toplayan Mustafa Kemal ******, ulusal kurtuluş savaşını başlatan ve yönlendiren bir meşale olmuştur. Kişisel çıkarlarını tamamen unutarak kendini milletine adayan bu değerli insan,savaş meydanlarında yenilmez bir asker,sosyal hayatta büyük bir yenilikçi,siyasette eşi bulunmaz bir devlet adamı ve liderdir. Bu özellikleriyle yalnız Türk tarihinin değil,tüm dünyanın yetiştirdiği ender kişiliklerinden biridir. Bu nedenle onun büyüklüğünü yalnız biz kabul etmiyoruz;bütün dünya kabul ediyor. Mazlum milletler onun fikirleriyle bağımsızlıklarını kazanıyor;yenilikçi yöneticiler onu örnek alıyor. Nitekim,Asya’da ve Afrika’da sömürge olarak yaşayan bir çok millet,onun düşüncelerini öğrenip,yaptıklarını gördükten sonra uyanmışlar,bağımsızlıklarına kavuşmak için onun açtığı yoldan gitmişlerdir.
******’ün dehalığına şu olay örnek gösterilebilir. Türk orduları 1922 tarihinde Yunan ordularını İzmir’den Akdeniz’e dökünce İngiltere Parlementosu heyecanlı bir toplantı yapmış ve üyeler sormuştu: -Nerede başvekil Loyd Corc. . . . . . . Bize ne söz verdi,netice ne oldu? Bunun üzerine Loyd Corc yavaş yavaş kürsüye geldi. -Arkadaşlar,asırlar pek nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahiyi asrımızda Türk milleti yetiştirdi. Mustafa Kemal’in dehasına karşı elden ne gelir? Dedi kürsüden inip başvekillikten istifa etti.
Hayatını milletinin mutluluğuna adayan bu değerli insan,savaşla kazanılan başarıları sosyal hayattaki yeniliklerle pekiştirmiştir. Kurtuluş savaşının kazanılmasından sonra Cumhuriyeti ilan etmiş,böylece halkın kendi kendisini yönetmesini istemiştir. Bunun ardından,yaptığı devrimlerle çağdaş bir ulus olmamızı sağlamıştır. Bu devrimlere kısaca değinecek olursak bunlar: 1 Kasım 1922 Saltanatın Kaldırılması,3 Mart 1924 halifeliğin kaldırılması,2 Eylül 1925 Tekke ve zaviyelerin kapatılması,25 Ağustos 1925 Kılık ve kıyafet devrimi ,10 Ocak 1926 Takvim,saat ve ölçüde yapılan yenilikler,7 Şubat 1925 Aşar ve diğer vergilerin kaldırılması,17 Şubat 1926 yeni Medeni Kanunun kabulu 3 Kasım 1928 Yeni Türk harflerinin kabulüdür.
****** ilkeleri ise kısaca 1. Halkçılık İlkesi: Din,dil,ırk,mezhep farkı gözetilmeksizin herkes eşittir.
2. Laiklik İlkesi: Din ve dünya işlerini birbirinden ayıran,vicdan,düşünce ve inanma özgürlüğüdür.
3. Cumhuriyetçilik İlkesi: Halkın vekiller aracılığıyla kendi kendini yönetmesi.
4. Milliyetçilik İlkesi: Türk milletini,bütün bireylerinin kaderde, sevinçte ve üzüntüde ortak bir bütün halinde milli bilinç ve ülküler etrafında toplanma inancıdır.
5. Devletçilik İlkesi: Devletin ekonomi politikasıdır.
6. Devrimcilik İlkesi: Bir toplumun eskimiş çağdışı kalmış kurumlarını çağdaş olanlarla değiştirmektir.
******’ün yaptıklarını anlamak ve değerlendirmek için onu iyi tanımak,düşüncelerini çok iyi bilmek gerekir. Bu nedenle onun ölüm günü olan 10 Kasım’la başlayan hafta ****** haftası olarak kabul edilmiştir.
Bu haftanın amacı sadece bir ölüm yıldönümü olarak ******’ü anmak değil,böyle bir lidere sahip olmanın gururuyla, onun düşüncelerini anlamak ve yaşatmaktır. | |
| | | AyMaRaLCaN Admin
Mesaj Sayısı : 968 Kayıt tarihi : 18/04/10
| Konu: 10 KASIM 1938 HAKKINDA YAZI C.tesi Nis. 24, 2010 11:31 pm | |
| 10 KASIM 1938 HAKKINDA YAZI
19.yüzyılın son çereğinde bir çok ülke gibi Balkanlarda Osmanlı’nın yönetimindedir. Ancak tıpkı ötekiler gibi Balkanlarda imparatorluğun ağır sorunlarıyla çalkalanmaktadır.
Mustafa Kemal böylesi bir atmosferin egemen olduğu dönemde 1881 yılında Selanik’te doğar. Okul çağına geldiği zamanda o dönemin eski yeni eğitim tartışmalarından etkilenir. Bir süre annesi Zübeyde Hanımın çok istediği mahalle mektebine devam eder. Daha sonra babasının isteği ile yeni eğitimin verildiği Şemsi Efendi mektebine kaydedilir.
O günlerde Selanik tıpki İstanbul ve öteki Osmanlı şehirleri gibi imparatorluğun çöküşüne neden olacak olayların odağındadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu karanlık tablo, orduda görevli üst düzey Purusyalı bir subayın Berlin’deki arkadaşına yazdığı mektupta da apaçık gözler önündedir:” Osmanlı saltanatı, krallıklar, prenslikler, cumhuriyetler yığını haline gelmiştir. Memleket fakirdir. Devlet gelirleri çok azalmıştır. İhtiyaçları karşılamak için hükümetin yapabilecekleri devlet görevlerini parayla satmak, hediyeler koparmak, paranın ayarını bozmaktır.”
İmparatorlukta ters rüzgarların estiği bu sırada, yabancılarla dolu olan Selanik’te azemetli askerlerin görünüşleri Mustafa Kemal’e bambaşka bir güç verir. O çoktan gelecekteki mesleğini belirlemiştir. Ailesinin karşı çıkmalarına rağmen kararı kesindir. Subay olacaktır.
Mustafa Kemal 1893 yılında Askeri Rüştiye’ye girdi ve Kemal adını aldı. 1895 yılında Selanik Askeri Rüştiyesi’ni bitirdi, Manastır Askeri İdadisi’ne girdi. Burada bulunan Ömer Naci ve arkadaşları Mustafa Kemal’in düşünsel gelişiminde oldukça etkili olmuşlardır.
14 Mart 1899′da İstanbul Harp Okulu Piyade sınıfına girdi. Mustafa Kemal, artık önünde açılan yeni ufuklara doğru dolu dizgin yol almaktadır. Memleketin güzel günlerinin planlarını hazırlamaktadır.
1902′de 21 yaşında okulu bitirip kurmay sınıfına ayrıldığında, varolan yönetime karşı tepki içinde olması onun siyasi kimliğinin filizlendiğinin habercisidir. Gelecekte işbirliği yapacağı subaylarla tanışması da yine bu döneme rastlar. Arkadaşlarıyla çıkarttıkları gazetedeki yazıların çoğu Mustafa Kemal’e aittir. Gizli toplantıları padişahın ajanlarınca öğrenilince Mustafa Kemal’in görev yeri de belli olmuştur. İmparatorluğun uzak köşesi Şam’daki 5. Ordudur.
Şam’da arkadaşlarıyla bir çok çalışma yapmıştır. Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Yeni bir Türk devletinin planlarını yaptı. Şam’da topçu stajını yaptı ve Kolağası oldu.
Mustafa Kemal özgürlük düşüncesini daha geniş bir coğrafyaya yayma çabasından hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Birçok çalışmaları yaptıktan sonra gizlice Selaniğe gitmiştir. Selanikte İttihat ve Terakki Cemiyeti içinde etkili olacak kişilerin de katılımıyla gizli toplantılar düzenlemiştir.
Mustafa Kemal bir mektubunda şu satırları yazmıştır: “Bir takım tasarılarım hatta büyük tasarılarım var. Ama bunlar yüksek bir mevki elde etmek ya da zengin olmak gibi maddi cinsten şeyler değil. Bu tasarılarımın gerçekleşmesi hem ülkemin yararına olacak hem de bana görevimi yapmış olmaktan dolayı zevk verecek. Büyük fikri başarıya ulaştırmak istiyorum.”
Mustafa Kemal düşüncelerini uygulamaya koymaya başlamıştır. Birçok zorluk da onu beklemektedir. İmparatorluğun farklı yerlerinde görevler almış, çıkan isyanları bastırmıştır.
Mustafa Kemal’e göre Türk milletinin asıl sorunu batı dünyasından geri kalması, çağdaş uygarlık seviyesine ulaştıracak olanaklardan yoksun bırakılmış olmasıydı. Yeni bir Türk devleti kurmak düşüncesi giderek daha bir biçimlenmekteydi Müstafa Kemal’de.
Ünlü hikayecimiz Ömer Seyfettin’in Balkan Savaşları esnasında subay olduğu günlerde tuttuğu günlüğünde şu satırları oldukça çarpıcıdır: “27 Ekim 1912. Kaç gündür, kaç gecedir burda çekmediğimiz sefalet kalmadı. Üzerimize yağmurlar yağdı. Çamurlar içinde yuvarlandık. Askerin hepsi hasta. Hepimiz açız.” “28 Ekim 1912. Artık Rumeli’nin gittiği muhakkak.” “15 Kasım 1912. Süngülerimizi taktık öyle bekliyoruz. ” “2 Aralık 1912. Selanik, Üsküp, Manastır düşmanların eline düşeli günler oldu.” “23 Aralık 1912. Birçok nefer vuruldu.” “14 Kasım 1913. Sulh imzalandı.”
Balkan Savaşları’nın sonucunda Osmanlı İmparatorluğu İstanbul ve Atina Antlaşmalarını imzalayarak Balkanlarda ve Ege Denizi’ndeki tüm varlığını kaybederek ağır bir dağılma sürecine girer. Ayrıca Balkanlardan başlayan yoğun göç, toplumsal ve ekonomik açıdan oldukça önemli sorunlar yaratmıştır.
Ülkenin üzerinde yine kara bulutlar gezmektedir. 28 Haziran 1914′de Avusturya Veliaht Prensi Franz Ferdinand Saraybosna’da bir Sırp olan Gavrilo Princip tarafından öldürülmüş ve bu olayın ardından I. Dünya Savaşı patlak vermiştir. Bu sadece bir bahanedir. Asıl görünmeyen sebebler daha derinlerdedir. Alman ve İngiliz rakabetine dayanan uzlaşmazlık savaşı doğurmuştur.
Osmanlı İmparatorluğu savaşlar esnasında bir çok zafere imzasını atmıştır. Ancak 1.Dünya Savaşı ortakları yenildiği için Osmanlı İmparatorluğu yenik sayılmıştır. Koşulları oldukça ağır antlaşmalar imzalatılmıştır.
Böyle yokluklar için ömrünü geçiren büyük önder dahice planları sayesinde Türk devletini kurmuştur. Türk devleti tüm dünyada tanınmıştır.
Ülu önderin yaptığı devrimleri ilgili kaynaklardan ayrıntılı bir şekilde bulabilirsiniz.
10 Kasım 1938 ******’ü bedenen aramızdan ebediyete uğurladığımız gündür. Ancak 10 Kasım Türk milletinin geriye dönüp geçmişi hatırlaması için özel bir gündür. 10 Kasım hakkında yazı yazmak sanıldığı gibi öyle kolay değildir. 10 Kasım hakkında yazı yazmak, 10 Kasım 1938 tarihini içselleştirmek de gerekir.
****** hakkında yazı kaleme alan kimi yazarlar, Ulu öndere haksızlık da etmişlerdir. Asıl gerçekler bir tarafa bırakılmış, ünlü olmak uğruna özel yaşantılar sergilenmiştir.
Biz ****** gençleri her zaman uyanık, oyunlara karşı tetikte, düşünce olarak zinde ve dinç olmalıyız.
Ulu önder 71. ölüm yıl döneminde unutulmadı, unutulmayacaktır. Genç beyinlere daha derin çizgilerle kazınacaktır.
Büyük ATATÜRK, Sen rahat uyu. Mirasçın olan Türkiye Cumhuriyeti bizler ve bizden sonrakiler tarafından sonsuza kadar yaşatılacaktır. Senin düşüncelerin tam olarak uygulanacaktır. Hiçbir namert el onlara uzanamayacaktır. Nasıl geçmişte vatanıma uzanan namert elleri sen ve Türk milleti kırdıysa, gelecektede buna cesaret edeceklerin elleri kırılacaktır.
Ruhun şadolsun. | |
| | | | 10 Kasım Yazıları-******'ün Ölüm Yıldömümü ile ilgili Makale ve yazılar | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |